26 Kasım 2012 Pazartesi

Çal kanunum çal


‘’Izdıraplara mızrapla eşlik etmekse eğer mesele, yerleştir dizlerinin üzerine de başla yüreğime dokunmaya ince ince..’’
Zamanında küçük bir odanın duvarını süslerken saz arkadaşlarıyla şimdi siyah bir çanta içinde odanın en uç köşesinde, tozlandıkça tozunu aldığım, arada içinden çıkarıp tozunu attığım..Çocukluk yıllarımın en ‘’derin,en mütehassıs en pek kadim’’ hatırası..

Titrek parmaklarımın, ürkek dokunuşu ile hayat bulan notalar eşliğinde mızrapı her vuruşumda, göğüs kafesinden yükselen  sesin kulağıma kadar ki yolculuğu işte beni benden alan.
Ben seviyorum bu sesi,seviyorum makamın ince ince geçişlerini, seviyorum aşkı yaşarken tele yumuşak dokunmayı, ayrılırken teli ağlatmayı seviyorum..

Ben çalıyorum,

Hüzzam bakışlarıyla gönül alan delikanlının kızdığı zaman ki o çattığı  kalem kaşları için çalıyorum..Kıvrak bir raksın eşliğinde,sevdiğinin kollarında tek silahı anlamlı gözleriyle ‘’ona’’ bakan saf güzel kız için çalıyorum..Yanarken yandığını bilemeyen,kanarken kanadığı yarayı saramayan o acılı ‘’aşık’’ için çalıyorum. Sonbahar dökülürken zamanın koynundan, yüreğinde kokulu bir şarkı ile dalgalanan saçlarını savuran kız için çalıyorum.Yüreğinin bam telinde, sokulurken nefesi göğüsüne defalarca sevdiğini söyleyen kişi için çalıyorum..

Şimdi yeniden hayat bulacak ellerimde..

Yine yeni yeniden kanunum hem çalacak hem derdini anlatacak..

Nihavend ile başlayan aşkımın hüzzam’a geçiş arifesinde..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder