Peki ya hediyeyi almadan önceki heyecanın yerini , alma safhasında yorgunluk, stres,
kararsızlık, uykusuzluk almadı mı?
Kıvrım kıvrım kıvranan, ‘’acaba beğenir mi’’ sorularıyla günlerce kendi kendini
yiyen o minik beyinler , şimdi düşünüyorum da en önemli matematik sınavında soruları çözmek
için bu kadar efor sarfetti mi?
Küçükken
yaşadığımız bu tantana şimdi büyüdük de peşimizi bıraktı diyebilir miyiz acaba.
Türlü türlü metotlar deneriz. Yüzündeki bir dakikalık tebessüm için saatlerce
dolanmaya aranmaya razı oluruz. Konuşmaları süresince öyle dikkatli dinlersiniz
ki, beğendiği ya da istediği birşeyi yakalama çabası adeta ter döktürür. Telefonda
arkadaşlarınızla yaptığınız uzun uzun uzayan pazar araştırmalarınızın sonucu
yine hep ‘’bi çıkıp bakıcam yarın’’ cümlesi ile sonuçlanır. Ve o yarınlar belki
en uzun yarınlar olur. Bir an önce al ve bir an önce ver paniği ile zamana yelkovanla
akrep arası mekik dokutursunuz. Özel gün olması şart değildir hiç bir zaman. Kış günlerini sizin aldığınız tuttuğu takımın
battaniyesi ile karşılasın, ya da başucunda duran sürahi ile her an sizi hatırlasın,
hazırladığınız Cd deki şarkılar her an kulağına sizin için ne kadar özel
olduğunu fısıldasın, hasta olduğunda yolladığınız vitamin deposu meyvelerin
değil asıl ona sizin şifa olduğunuzu bilsin istersiniz. Her daim hatırlanmak arzusu
çorbanızın tuzu olur hafif hafif serpiştirdiğiniz.
Hatırlıyorum
da küçük bir konuşmamızda kahve sevdiğini söyleyen değerli birine beklemediği
bir anda kahve makinesi hediye ettim.Şimdi her sabah kahve kokusu ile uyandığı yatağından
beline kadar uzanan koyu renk kıvırcık saçlarını toplayarak kalkıyor ve mutlaka
içtiği bir bardak kahvesi ile güne beni
hatırlayarak başlıyor. Kahve bloğuna dahi konu olmam belki bu yüzden:)
http://kahveaskina.blogspot.com/2012/10/delonghi-kahve-makinem.html
http://kahveaskina.blogspot.com/2012/10/delonghi-kahve-makinem.html
Ya tamamen
beklediğin birinden, tamamen beklemediğin bişey alırsan ? Yolun ortasında aptal
aptal kendi kendine gülerken, duyamadığın kornaların gereksizliğidir aslında.. Nasıl
bir yüz ifadesi takınacağını bilemesende , sevdiğini mutlu etmek adına
gülümseyebilme çabasıdır. Neden sana asıl istediğin şeyi almadığını düşünüp
acaba bu hediyeyi ne hissederek aldığını düşündürten ender zamanlardandır.
Gelinen noktada her ne olursa olsun sonuç yine aynıdır. Mutlusundur. Hediyeyi
verenin heyecanının yüzünde oluşturduğu tebessüm ile çoktan o hediyeyi nereye
koyacağını, ve aldığı şeye nasıl bir anlam yükleyeceğini biliyosundur.
Hediye almak
paylaşmaktır ve paylaşılanlar asla
unutulmaz. O değerli kişiyi mutlu etmek güzeldir, sevdiği ya da ihtiyacı olan
şeyi almaksa onu mutlu etmek demektir...
Siz ‘’o’’
sütlü çikolata seviyor diye bittere lanet ettiniz mi hiç :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder